Ulusal Yayın Kongresi

Ertuğrul GÜNAY'ın Açılış Konuşması

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY’IN 5.ULUSAL YAYIN KONGRESİ’NİN AÇILIŞINDAKİ  KONUŞMASI 
 
4 ARALIK, 2009 –ANKARA
Ulusal Yayın Kongresinin Değerli üyeleri
Komisyon Başkanlarımız,
Medyamızın değerli temsilcileri,
 
Yayıncılık, pek çok sektör gibi Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet eliyle desteklenmiştir. 1939 yılında yapılan Birinci Neşriyat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda çeviri eserlerin yayınlanmasıyla başlayan süreç, edebiyat ağırlıklı kültür yayıncılığımızın gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Yayıncılığımız toplumsal, ekonomik ve siyasi gelişmelere koşut olarak zaman içerisinde evrimini sürdürmüştür.
 
1980 döneminin etkilerinin bir ölçüde azalmaya başladığı 90’lı yıllarla birlikte Türkiye’de yayıncılık sektörü ciddi bir ivme kazanmaya başlamıştır. Bunda büyük sermaye birikime sahip kuruluşların yayıncılık sektörüne girmesinin yanı sıra yayıncılarımızın teknolojik gelişmelere daha kolay erişmelerinin etkili olduğu da söylenebilir. Yayıncılık sektörünün üretimlerinin topluma ulaştırılması için Batı ülkelerindekine benzer modern kitap evlerinin açılması bu dönemde hız kazanmıştır.
 
Bu süreçte, 10 yıl içinde 1991 ve 1998 yıllarında iki kez yayın kongresinin toplanması yayıncılık alanında yaşanan gelişim ve değişimin en somut göstergesidir. Yayınlanan kitap sayısı bakımından son 10 yılda %300 büyüyen Türkiye yayıncılık sektörü buna paralel bir ekonomik gelişim de ortaya koymuştur.
 
Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın bütün bu gelişmelerden ve Türkiye’de ve dünyada yaşanan değişimlerden bağımsız bir şekilde yayıncılık sektörü içerisinde bir aktör olarak yer alamayacağı 2000’li yılların başından itibaren anlaşılmaya başlanmıştır. O yıllarda uygulamaya başlanan orta ve uzun vadeli politikaların meyvelerinin olgunlaşmaya başladığını bugün daha iyi görebilmekteyiz.
 
Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz projeler ulusal ve uluslararası boyutlarda ses getirmiş, takdir toplamıştır. Bu değişim ve yenilik anlayışı kültür hayatımızın en önemli sacayaklarından birisi olan yayıncılık alanında daha önce görülmemiş ölçüde verimli sonuçlar doğurmuştur. Şüphesiz bu değişimin başarılı sonuç vermesinde devlet-özel sektör diyalogunun sağlam bir şekilde kurulmuş olması etkili olmuştur.
 
Türk yayıncılığının yeniden yapılandırılması yolunda atılan adımların genel şeması sektörü oluşturan paydaşlarla kurduğumuz diyalog neticesinde oluştu. Bu çerçevede, sektörün gerçek aktörleri olan yazarlar, yayıncılar, çevirmenler, telif ajansları, kitapevleri ve kitap dağıtıcılarının oluşturdukları meslek örgütleriyle katılımcı bir iletişim sürecinin sonunda yayıncılık altyapımızın, çağdaş bir kimliğe kavuşturulacağına inanıyorum.
 
Bildiğiniz gibi sürecin önemli bir sorunu olarak öncelikle kamu yayıncılığının yeniden yapılandırılması zorunluluğu ortaya çıktı.
Önceki yıllarda sektörde faaliyet gösteren herhangi bir yayınevi gibi yapılanan ve hemen her alanda kitap basımı gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bu alandaki rolü yeniden kurgulandı; sektörün gelişmesi için engelleri ortadan kaldıran, yol açan bir kurum olarak yeniden yapılanması sağlandı. Bakanlık, Yayıncılık sektörüne alternatif olarak kitap yayınlayan bir kurum olmaktan çıkmış ve kültürümüzün temel alanlarında yayınevlerinin maliyet ve zaman gibi nedenlerle yayınlamaya cesaret edemediği az sayıda ancak nitelikli, özel eserler yayınlayan bir yapıya kavuşturulmuştur.
 
Bu değişimin rakamsal boyutunu kısaca sizinle paylaşmak istiyorum: Kültür ve Turizm Bakanlığı 2000’lerin başında yılda 230 civarında kitap yayınlamaktaydı, ancak son yıllarda bu rakam kültürel miras konulu eserler ağırlıklı olmak üzere 10-15 civarına inmiştir. Bu değişimden dolayı ilk zamanlarda kamuoyunda ciddi eleştirilerle karşılaştık. Ancak, bugün geldiğimiz noktada sektörel gelişim için kamu yayıncılığını yeniden yapılandırmanın olmazsa olmaz bir zorunluluk olduğu net olarak anlaşılmıştır.
Bu dönemde ortaya çıkan yeniden yapılanma stratejisi yayınlanan kitap sayısının azalmasından ibaret kalmamıştır. Yayıncılığımızın sektörleşmesi ve uluslararası alanda etkin bir konuma gelmesi ve işbirliği imkânlarının arttırılması için bir dizi destekleyici proje hayata geçirilmiştir. Çevirmenleri ve Yayıncılarıyla Türk Edebiyatı Uluslararası Sempozyumları, TEDA Projesi, Her Ülkeye Bir Türkiye Kitaplığı Projesi, Yunus Emre Kültür Enstitüsü’nün açılması, Uluslararası kitap fuarları ve onur konukluğu projeleri bu değişimin ve açılımın sacayaklarını oluşturmaktadır.
 
Bakanlığımız bir yandan da yayıncılık sektöründeki yasal ve teknik düzenleme eksikliğinin giderilmesi amacıyla Türk yayın standartları çalışmasını başlatmıştır.
 
Bugün geldiğimiz noktada bu sürecin ve bu süreçte yapılan çalışmaların çok verimli sonuçlar ortaya çıkardığı görülmektedir. Son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen özel sektör yayıncılığı büyük bir atılım gerçekleştirmektedir. Gerek yayınlanan kitap sayısındaki artış ve sektörün ekonomik boyutundaki büyüme gerekse sektörün uluslararası alanda her geçen yıl artan itibarı, başarılı işbirliğinin ve uygulanan politikaların sonucudur.
 
Bütün bu güzel gelişmelere rağmen sektörün önünde aşılması gereken pek çok engelin hala var olduğu da bilinen bir gerçektir. Yeterince sermaye birikimine sahip olmaması sektörün önündeki önemli engellerden birisidir. Ekonomik bakımdan ülkemizin gelişmesi ve milli gelirin artması ile birlikte kişi başına kitap okuma oranının artacağını düşünüyorum. Tabii ki kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili sivil toplum ve özel sektörün okumayı özendirecek faaliyetleri de bu alanda önemlidir.
 
Bunun yanı sıra her ne kadar son yıllarda yapılan düzenlemelerle pozitif adımlar atılmış olsa da özellikle uygulamada fikri mülkiyet hukukunun dünya standartlarını yakalayamamış olması sektörleşme çabasındaki yayıncılığı olumsuz etkilemeye devam etmektedir.
 
Yayımlama özgürlüğü alanında yaşanan sıkıntılar da son yıllarda çıkarılan yasalar ile hafiflemiştir. Yazar, yayıncı ve çevirmenlerin daha özgür hareket edebilmeleri ve eserlerini ortaya koyabilmeleri için gerek Bakanlığımızın gerekse hükümetimizin büyük bir gayret içerisinde olduğu malumunuzdur. Bu çabalar neticesinde sivil inisiyatifin de etkisiyle günümüzde yasaların yayıncılığın dertlerini azaltmaya dönük düzeltmelerle elden geçirildiği de bir gerçektir.
 
4.Ulusal Yayın Kongresi’nden bu yana geçen 11 yılın değerlendirileceği ve özellikle 2004 yılından bu yana uygulanan Türk Yayıncılığının Yeniden Yapılandırılması Projesi sonucunda oluşan kamu-özel sektör işbirliği ile yayıncılığımızın kat ettiği aşama ile teknolojik, ekonomik ve sosyal alanda yaşanan büyük değişimler yeni bir Ulusal Yayın Kongresi’nin yapılmasını zorunlu kılmıştır.
 
Nisan ayından bu yana çalışmalarına devam eden 5. Ulusal Yayın Kongresi Yürütme Komitesi’nde yayıncı, yazar, dağıtıcı ve çevirmen meslek örgütlerinin temsilcisi 7 üye ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı temsilen birer üye bulunmaktadır. Eşbaşkanlı yapıda oluşturulan komiteye yayıncı meslek birliklerinin temsilcisi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi başkanlık etmektedirler. Ulusal Yürütme Komitesi’nin yapısı, Bakanlığımızın sivil toplum ve özel sektör ile işbirliğine verdiği önemin açık bir göstergesidir.
 
Kongrenin hazırlık aşamasında tamamen sektörel sorunların tespiti ve çözümüne odaklanan ön koşulsuz bir işbirliği yürütülmüştür.Son yıllarda sektörleşme yönünde ortaya koyduğumuz ısrarlı iradenin meyvelerini bugün aldığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
Yayıncılığın sektörel yapısından anayasa ve yasalarla güvence altına alınan yayımlama özgürlüğüne; telif hakları ve dijital yayıncılıktan korsanın önlenmesine; yayıncılıkta devletin rolünden kitap ve süreli yayınların kütüphanelere alınması ve derleme yasasına; çocukların ve gençlerin kitap seçme özgürlüğünden eğitim yayıncılığına ve akademik yayıncılığa; kitap dağıtımının bütün il ve ilçeleri kapsayacak şekilde yaygınlaşmasından kitap fuarları ve kitap şenliklerine; kültür, edebiyat ve sanatımızın yayıncılık aracılığıyla dünyaya açılması ve uluslararası kitap fuarlarına katılım için teşvik sağlanmasından AB uyum yasalarına ve yazı dili birikimimizin dünyaya açılması için büyük önem taşıyan çeviri-çevirmen politikalarına uzanan geniş yelpazede yayıncılığın bütün boyutları bu kongrede ele alınacaktır.
 
Bütün bu konuların Türk yayıncılığında yaşanan olumlu gelişmeler ışığında sektörün bütün temsilcileri ile birlikte tartışılması ve çözüm önerileri sunulmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
 
Kültür, sanat ve edebiyatımızın gelişimini ve dünyaya açılımını sürdürmesi için Türk yayıncılığının dinamik yapısını koruması büyük önem taşımaktadır. Yayıncılık sektörü bu yapısı sayesinde teknolojik gelişmelere başarıyla uyum sağlamakta ve karşılaştığı sorunlara hızlı bir şekilde çözüm yolları aramaktadır. Dünya ile ekonomik ve kültürel alanda daha yakın ilişkilerin kurulmasını da ancak böyle bir dinamik yapı ve planlı bir şekilde yürütülen politikalar sağlayacaktır.
 
Dil, kültür, sanat ve edebiyatımızın hem ulusal boyutta hem de uluslararası boyutta yaşatılması, geliştirilmesi ve tanıtılması açısından büyük önem taşıyan yayıncılığımızın yaşadığı gelişim ve değişim sürecinde, Bakanlığımızın üstlendiği öncü rol gereği çalışmalarına devam edeceğinin altını burada bir kez daha çizmek istiyorum.
 
Yayıncılık sektörünün bütün bileşenlerinin katkılarıyla oluşturulan 5. Ulusal Yayın Kongresi vesilesiyle gerek Bakanlığımızın gerekse meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin ortaya koyduğu çabaların anlaşılmasını ve yapıcı eleştirilerle desteklenmesini temenni ediyor, kongreye katkıda bulunan bütün temsilcilere ve komisyon üyelerine teşekkürlerimi sunuyor kongrenin  ülkemiz adına başarılı sonuçlar ortaya çıkarmasını diliyorum.